GENOCIDE-1915-ERMENİ SOYKIRIMI

 

Don't Forget!  Unutma, Unutursan Tekrarlarsın!

 

         

Anasayfa

 

 

 

ERMENİ SOYKIRIMI-1915-GENOCİDE

 

 

Cemal Weli

Bütün gelişmeler bir dünya savaşının başlayacağı sinyallerini verdiği zaman, Ermeniler oldukça tedirgindiler. Çünkü  yaşadıkları o büyük katliamın üzerinden henüz 20 yıl bile geçmemişti. Çıkabilecek bir dünya savaşında akıbetlerinin ne olacağı sorusu onları oldukça tedirgin ediyordu. Eğer Osmanlı İmparatorluğu Almanların safında yeralıp, İngiltere, Fransa ve Rusya’ya karşı savaşırsa ermenilerin yaşadığı toprakların büyük bir bölümü kanlı çatışma alanı haline gelecekti. Ermenistan’ın bir kısmının Rusya bir kısmınında Osmanlı egemenliği altında bulunuşu nedeniyle her iki orduda ermeni askerler yeralıyordu ki, bunun anlamıda savaş sırasında birbirlerini öldürmek zorunda kalacak ve böylece en çok kayıbı ermeniler  vermiş olacaktı. Ne yapacakları konusunda farklı eğilimler ortaya çıktı. Sonunda tarafsız kalmaya karar verdiler. Ermeni ileri gelenleri İttihatı terakki hükümetini aldıkları karar konusunda ikna etmeye çalıştılar. Ancak başaramadılar.

 Birinci dünya savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu

Sonunda 1. Dünya savaşı ilan edildi ve Alman yanlısı İttihat Terakki hükümetinin çabaları ve saltanata yaptığı baskılar sonucunda Osmanlı İmparatorluğu Rusya, İngiltere ve Fransa’ya karşı Almanya   ile ittifak halinde savaşa girdi.

Böylece savaş Almanların öteden beri Kafkasya'yı kontrol altına alma , İttihatçılarında sürekli toprak kaybeden osmanlı imparatorluğunu yeniden toparlıyarak tamamen türkleştirme planlarını gerçekleştirmek için bir fırsat olarak görüldü. İttihatçıların hayalinde olan Türki milletlerini içine alan ve ortaya asyaya kadar uzanan bir imparatorluktu. Ancak gerek orta asyaya gerekse Kafkasya'ya uzanan yollar ermenilerin yaşadıkları topraklardan geçiyordu. Bu ise, ermenilerin bu planların gerçekleştirilmesinde ciddi bir engel olarak görülmesini beraberinde getirdi. Üstelik ermeniler ayrı bir ulus olmakla kalmayıp, hiristiyandılar da. Kendilerine göre bu ciddi engelin ortadan kaldırılması için savaş koşulları iyi bir fırsattı.  

Birinci aşama :Ortamın soykırıma hazır hale getirilmesi

Daha savaşın ilk yılında osmanlı ordusunun Rus ordusu karşısında ciddi kayıplar vermeye başlaması ile birlikte Anadolu'nun yerli hiristiyan halklarından olan  Ermeniler de  hedef tahtası olmuştu. Sözde, ermeniler Rusya’ya yardım ediyor ve böylece osmanlı'yı ‘sırtından vuruyorlardı’ Bu durumu önlemek için Ermenileri rus sınır boyundan göçertmek gerekiyordu.

 İttihatçılar, dindar insanlar olmamalarına rağmen müslüman halkın dini duygularına hitap etmeyi de ihmal etmediler. İslam dinini, müslüman halkı,  ermenilere karşı  kışkırtmada ve nefret yaratmada araç olarak kullandılar. Tamda 1895'te II. Abdulhamid’in  ermenilere karşı yürüttüğü korkunç katiamları gerçekleştirmede dini araç olarak kullanmayı ihmal etmediği gibi.

Önce büyük bir nefret kampanyası başlatıldı. Bütün felaketlerin, osmanlı askerinin yenilgiye doğru gitmesinin sorumlusu olarak ermeniler gösteriliyordu.               

Resmi makamlar,Ermenilerin rus ordusuna gizlice yardım ettikleri dolayısıyla onlara güvenilmeyeceğini, onların kale içindeki hainler, ''dahili düşmanlar'' olduğu doğrultusunda  propoganda yapmaya başladılar. Ermenilerin, aslında  zehrini akıtmak için uygun ortam kollayan yılanlar olduğu, toplumu içten içe kemirdikleri temelinde  başlatılan nefret kampanyası üstten alta doğru hızla yayıldı.  Böylece büyük bir felaketin gerçekleşmesi için ortam uygun hale getirilmişti.Nitekim ilk adım 1915 yılında atıldı.

İkinci aşama: İzole etmek  ve direnç noktalarının imhası

Kitlesel kıyımı rahat bir şekilde gerçekleştirmek için öncelikle kıyımın hedefi olan kitlenin dışdünya ile bağlantısını kesip izole etmek gerekiyordu. Bunu gerçekleştirmek için ise ilk etapta, hedef kitlenin dış dünya ile aralarında bir nevi köprü durumunda olan aydınlarına ve bilim adamlarıına yönelmek gerekiyordu. 24 Nisan  1915 de İstanbul’dan başlamak üzere  ermeni bürokratlar, ermeni entellektüelleri, din adamları, doktorlar,  gazeteciler ve diğer bilmadamları ve sanatçılar   tutuklanıp, korkunç işkenceler sonucunda öldürüldüler. Bu durumu diğer kentler izledi. Böylece ermenilerin yaşayacağı korkunç trajediyi dünyaya anlatacak aydınlar ortadan kaldırılmış oluyordu. Bir diğer nokta ise direnç noktalarını ortadan kaldırmak gerekiyordu. Kıyımın hedefi secilen bir toplumda direnç noktaları şüphesizki o toplumun  gençleridir.

Hızlı bir şekilde ermeni gençleri askere alındı. Kısa zamanda osmanlı ordusunda askere alınan ermeni gençlerin sayısı 300.000’e kadar ulaştı. Bir süre sonra silahlarından arındırılarak bunlardan amele taburları oluşturulup, bir süre angarya işlerde çalıştırıldıktan sonra grup halinde birbirlerine bağlanıp, insansız bölgelere sürüklenerek kurşuna dizildiler.  Böylece Ermeni milleti hem izole edilmiş hemde direnç noktaları ortadan kaldırılmıştı.

Geriye yalnızca çocuklar, genç kızlar, kadınlar orta yaşlı ve yaşlı ermeni erkekler kalmıştı. Böylece planın birinci aşaması başarıyla gerçeklemiş ve  İttihatçıların elleri  serbest kalmıştı.

Artık soykırım planının ikinci aşaması olan toptan temizlik harekatına geçmek  için herhangi bir  bir engel kalmamıştı.

 Üçüncü  aşama: Toptan İmha

 Savunmasız bırakılmış ermeni halkı askerler tarafından evlerinden alınıp bulundukları kentin ve kasabaların meydanlarına getiriliyor ve  burada sivil kıyafetli Teşkilatı Mahsusa'ın adamları  tarafından dövülüyor ve bazılarının boğazları etrafta toplanmış kalabalıkların gözü önünde kasatura ile kesiliyordu.

Onlara ekmek ve su vermek, onları saklamak yada saklanmasına yardımcı olmak yada saklandığı yeri bildiği halde ihbar etmemenin cezası ölümdü.

Bu nedenle onlara yardım etmek istiyenler bile can korkusu  nedeniyle yardım edemiyorlardı. Meydanlarda günlerce aç ve susuz  kalıp hakaretlere maruz kaldıktan sonra kalın iplerle bağlanarak yine askerler eşliginde kafileler halinde götürülüyorlardı. Böylece  yolculuk başlamış oluyordu.

Ölüme yolculuk

Mamuret-ül Eziz (Elazığ)             

Yolculuk sözde  güvenlik nedeniyle güneye (bugünkü Suriye) doğruydu. Ancak gelişmeler bu yolculuğun aslında çok iyi planlanmış bir ölüme yolculuk olduğunu gösterecekti. Yüzlerce kilometrelik yolları aç ve susuz yaya olarak katetmenin başlı başına ne anlama geldiği ortadaydı.  Ormanlardan dağlardan ve çöllerden geçen yol güzergahlarının uygun noktalarına yerleştirilmiş  Teşkilatı Mahsusa'nın  silahşörleri  ve  hapishanelerden çıkartılan katillerden oluşmuş çeteler kafilelere saldırıyor tecavüz edip öldürüyorladı. Bütün bunlar sözde konvoyu koruyan askerlerin gözleri önünde yapılıyordu. Aynı dağın etrafında, kızgın güneşin altında, defalarca dolandırılıp acılar içinde ölüyorlardı.

Böylece cinayetlere çete ve eşkiya baskını süsü veriliyordu. Diğer taraftan ise kafileler uçurum ve kayalık noktalara çekilerek askerler tarafında ölüme itiliyorlardı. Grup, grup yola çıkartılan insanlar güzergahın en uygun yerlerinde kurşundan tasarruf etmek için uçurumlara fırlatılıyor yada süngülerle öldürülüyor, kasaturalarla boğazları kesiliyordu.

Birden fazla ermeninin arkadan birbirlerine sarılmaları emrediliyor,  bir kurşunla birden fazla ermeni öldürmek suretiyle zamandan ve kurşundan tasarruf ediliyordu. Genç ve güzel kızlara  önce askerler tarafından tecavüz ediliyor sonrada para karşılığı satılıyorlardı. Suriye'deki toplama kamplarına ulaşacak kadar hayatta kalmayı başaranları ise daha başka felaketler bekliyordu. Gelenler yorgun bitkin aç ve hastaydılar. Salgın hastalıkların kol gezdiği toplama kamplarına vardıklarında zaten ölümle pençeleşiyor haldeydiler.

Bütün bu olan bitenlere karşı, bir takım müslüman din adamları, ve birkısım yardımsever kürd ve türk insanlarının ağır cezaları hatta ölümü göze alarak, imkanları dahilinde ermeni komşularına yardımcı olmaya ve onları evlerinde gizlemeye çalıştılar. Bu bireysel çabaların dışında bölgesel olarak, ermenilere yardımcı olan ve onlara kapılarını açan, yaklaşık 30.000 ermeniyi güvenlikli alanlara kaçırarak, ölümden kurtaran Dersim'lileri burada özellikle vurgulamak gerekir.  Ancak bütün bu insancıl çabaların İttihat Terakki hükümeti tarafından ayrıntılarına kadar planlanmış bir soykırımı engelleyebileceği elbette düşünülemez.

Sonuç

Soykırımın bilançosu çok ağırdı. Osmanlı egemenliği altında yaşayan iki milyon ermeniden  1- 1,5 milyon arası süngülenerek, kurşunlanarak, boğazı kesilerek, uçurumlardan atılarak, mağaralara doldurulup ateşe verilerek, bir kısmı ise çöl yollarında açlığa ve susuzluğa mahkum edilerek imha edildi. Geride kalanlardan bir kısmı din değiştirerek müslüman olup hayatta kalmayı başarırken diğer kısmı ise Mısır’a, Lübnan’a,İran’a ve Batı ülkelerine kaçarak hayatlarını kurtarabildiler.Osmanlı devleti 1. dünya savaşının yarattığı kaos ortamından çok iyi faydalanıp, ayrıntılarına kadar planlayarak,  20. yüzyılın ilk soykırımını gerçekleştirmiş oldu.

Ankara Kırsalı

 

 

 

 

 

1915-Ermeni Soykırımının Mimarları: ''Üç Paşa''

 

 

 

  1915 Ermeni Soykırımın Perde Arkası Mimarları;  Bir Sosyolog- İdeolog, İki Doktor